caner ercan
banner
canercanercan.bsky.social
caner ercan
@canercanercan.bsky.social
140 followers 94 following 430 posts
atıflarla yaşıyorum EN, academic profile: https://caner-ercan.bsky.social
Posts Media Videos Starter Packs
Reposted by caner ercan
Otokrasiye, zorbalığa, hukuksuzluğa, oligarşiye karşı 18 Ekim'de ABD'de sokaklardayız.

We will be in the streets in the US on October 18 against autocracy, tyranny, lawlessness, and oligarchy.

#NoKings
Makaleme bir gün bakıp "bunu science'a filan göndermeli şahane bir şey bu" diyorum, bazense "böyle leş çalışma olmaz, kağıt öğtücü bile reddeder bunu" diyorum. Bugün ikincisi mesela.
Alıştırma dikişleri çok hoşmuş. Kanaviçe filanı geçtim, doğru düzgün bir iğne iplik alıp bir şeyleri onarmayı bile beceremediğime, basit bir şeyi bir tığ alıp örmeyi beceremediğime çok hayıflanırım hep. Kuru kalem kağıt alıp çiziktirememek bile de ayrı bir hüzün.
Kolaylıklar!
İnsanların eylemlerinin sorumluluklarını üstlenmeyen sürekli pohpohlanma peşindeki çocukça iğrençliklerini okşamak üzerine oluşmuş bir hizmet sektörü. İnsanların bu şekilde sorumsuzca hedonistce yaşadığı bir yerin toplum olabilmesi mümkün değildir. Ve ne yazık ki Türkiye'nin gittiği yön bu taraf.
onunla köşesi fazla şekerlenmiş olanı değiştirmeyi teklif ediyormuş. Benim zihin dünyamda böyle bir şey olamayacağı için anlamamışım. Bunu duyunca öylece kaldım. Market de Teksas marketi sonuçta. Kasadan meyvelere mesafe gitgel 100m yapar. O şokla ne yanıt verdiğimi bile hatırlamıyorum.
Allah bilir İKcılar eğitimlerlede ne saçmalıklar anlattı. Ondan öte ne biçim delilerle yüz göz olmuştur. Bana dedi ki "İsterseniz gider getiririm, sağlamı ile değiştirebilirsiniz." Meğersem çocuk benimim o tek şeftaliyi fişten silmeyi değil, bir koşu gidip benim için bir şeftali seçmeyi,
Dedim "Yok olmuş artık yapacak bir şey yok." Gerçekten de üç şeftaliyi iptal edip sonra ikisini tartıp birini bırakıp falan filan, saçmalık. Çocuk ısrar etti, dedim "Yapmışım bir hatahatam. Eve gidince ilk onu yerim, o tarafını kesip atıp". Bu yaklaşım da ikna etmedi oğlanı.
Gün geçmiyor ABD insanı şaşırtmasın. Markette kasadan geçirirken aldığımı bittikten sonra ben ödeme zamazingosunun başına geçerken kasiyer dedi ki ş"eftalilerden birisi vurukmuş, bir şey yapmak ister misin?". Üç tane almıştım, gerçekten de birisinin bir tarafı yumuşayıp içe göçmüş, fark etmemişim.
olduğu ve o metaverse evrende bir şekilde çalışarak para kazanıp gerçek dünyadaki bakım masrafımı çıkardığımı gördüm. Baya eğlenmeli etmeli bir yaşantım vardı burada. Baya kurgusuyla, twistleriyle filan ilginç bir rüyaydı. Bu cyberpunk rüya için bilinçdışıma teşekkürler.
Dün gece rüyamda kendimi oldukça parlak vir evde iş güç tutup yaşarken koştururken görüp, rüyanın ortasında rüyanın içinde bir hastane yatağınd auyanıp aslında yoğun bakımda yaşayan bir tetraplajik olduğumu, ailemin beni gerçek dünyada ziyarete geldiğini, diğer kısmın bağlı olduğum bir metaverse
Reposted by caner ercan
ABD Emek Bayramı 1 Eylül'de Boston'da ilk kez düzenlenen yürüyüşte biz de alandaydık. İşçilerin sesi tüm dünyada yükselirken biz de yerel sendikalarla, partilerle birlikte emeğin, dayanışmanın gücüyle yürüdük.
Çok sinirbozucu. Sanki pasif agresiflermiş gibi geliyor. 'Ben mi bir rahatsızlık verdim' diyorum. Buralı birkaç kişiyle konuştum bunu, 'neden yapıyorsunuz' diye. Hepsi de dedi ki "ben asla yapmam". Lan yaptın! Sonra yakalayıp yüzleştirdim, diyorlar "aaa hiç farketmemiştim, çok ilginç". Tövbe est....
Yolunuz düşerse sizi Teksas'ta ağırlamak isteriz. Gel de bönlük gör. "Hıhhıhh" deyip yollarına devam ediyorlar.
Dün tanıştığım birisi The
Man from Earth filmindeki adamı anımsattığımı söyledi.
O kadar yaşlı mı gösteriyorum?
Az önce 500 Almanın olduğu etkinlikte, birkaç kişiyle içip içip ABD'nin önceki woke çılgınlığını ayrı, şimdiki DEI kapatan gericiliği ayrı gömdük. Ben bu geceden razı oldum.
Bu tweetler onun üzerine yazıldı.
Akdeniz insanlarının huyuna suyuna tanıdığım, etraflarında olmayı seviyorum ama şu dünyada gerek sosyal gerek iş ortamı olsun bana en tanış olan millet Almanlar. Ne zaman hangi espri kimde çalışır, ne kadar ofansif şaka kaldırırlar, durağan muhabbet nasıl canlandırıyor, nasıl yeni konu açılır hepsi
Bir not daha. Arada çıkan, laf arasında oryantelist zihinlerini ayrımcı kafalarını açığa vuranları saymıyorum. Ama onları da en erken ve kolay yakaladığım millet yine almanlar.
Tabi bu dediklerim yoğunluklu akademik ortamlar kökenli ilişkilerden olan deneyimlerden. Ama yine de buna benzerini yaşadığım başka grup yok dünyada.
Tık tık tık kendiliğinden gelişiyor. En girişken piç tiplerinden utangaç sessizlerine herkese ulaşma yolum var. Kendimde sosyal olarak hep eksik olan becerilerin çalıştığı bir alana sahip olmak paha biçilemez.
Akdeniz insanlarının huyuna suyuna tanıdığım, etraflarında olmayı seviyorum ama şu dünyada gerek sosyal gerek iş ortamı olsun bana en tanış olan millet Almanlar. Ne zaman hangi espri kimde çalışır, ne kadar ofansif şaka kaldırırlar, durağan muhabbet nasıl canlandırıyor, nasıl yeni konu açılır hepsi
Biriyle tanıştım, diyor ki "Berlin'deyim ben, başka yerde yaşamayı düşünmüyorum, neden taşınayım ki, dünyanın en güzel şehri."
Hayatımda daha haklı bir argüman duymadım ben.
Seyahat çok güzel bir şey be!
Sadece yeni yere gitmekle ilgili ya da mevcut olanla uzaklaşma değil. Başka. Yolculuk da güzel. Ama beni asıl çeken, alışıldık zaman akışında çıkmaya dair bir his. Katıldığım bir toplantının sıkı programına göre programına göre yaşasam da öyle, boş beleş gezsem de.
Abooo gitti bizimkinin kafa iyice. Sağsalim atlataydık şu günleri...
Biriyle tanıştım az önce. Diyor ki adım Nilüfer. Dedim yeter ama. Siz Farslar da çok oluyorsunuz ARTIK! Türkçedeki tüm kelimelerimizi kopyalamışsınız resmen, bu kadar da olmaz ki canım.
Nasıl? İyi savunmuşum bizim takımı değil mi?
Bu örüntü koşu pratiğime de benziyor. Koşuda da böyle hissediyorum. Bazen birkaç yüz metre sonra yoruluyorum, bırakmak istiyorum, kendimi sürükleyerek devam ediyorum. Bir süre sonra açılıyorum, keyifle, şevkle koşuyorum. Hadi kaslar için bir biyokimyasal açıklama var ama zihinsel kısmı çözemiyorum.
Güç bela eşyalarımı topluyorum, çıkıyorum.
Bazen o kadar yorgun oluyorum ki binanın dışında 10dk oturuyorum.
Çoğu günüm böyle. Günlük çalışmamın ilk 4-6 saati sanki sadece sonraki 6-10 saatlik kısıma hazırlık için var.