Uluslararası basın hemfikir: Macron’un istifası kaçınılmaz
Fransa’da siyasal kriz derinleşirken, Macron’un istifasını isteyenlerin sayısının giderek çoğalması ve bu talebin her politik kesime, hatta Eski Başbakanı Edouard Philippe’e kadar sıçraması dikkat çekiyor. L’Insoumission gazetesinin derlediği haberlere göre, dünya basını Fransa’daki rejim krizine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunuyor.
Britanya’da bu hafta dikkatler Westminster’dan çok yerel meclislere çevrildi. The Guardian Yazarı Polly Toynbee, hükümetin meclisleri birleştirme planlarının demokrasiyi sessizce ama köklü biçimde dönüştürdüğünü yazıyor. Görünürde verimlilik adına yapılan bu adımlar, Toynbee’ye göre yerel temsili zayıflatıp siyasetin halkla bağını daha da azaltabilir.
Almanya, güvenlik gerekçesiyle Avrupa’daki havaalanlarında aksaklıklara yol açan ve bazı Avrupa liderlerinin “Rusya’nın yürüttüğü karma bir savaşa” bağladığı kontrolden çıkan insansız hava araçlarını (İHA) düşürme yetkisini polise verecek. Kabineden çarşamba günü geçen ve parlamento onayı bekleyen yasa, polise Alman hava sahasını ihlal eden İHA’ları düşürme yetkisi veriyor. Yetkilliere, “yakın tehdit” veya “büyük zarar” durumlarında silah kullanımı da dahil. İHA’ların Rusya’ya ait olup olmadığı ise tartışmalı.
Macron istifa etmeli
L’insoumission
(Başyazı)
Fransa’nın yaşadığı rejim krizine dair uluslararası basın ne söylüyor? Dünyanın önde gelen medya kuruluşlarının manşetleri aynı şeyi vurguluyor: Emmanuel Macron yalnızlaştı, köşeye sıkıştı, halkın nefretini kazandı ve istifaya zorlanıyor. Fransızların yüzde 73’ü onun derhal istifa etmesini istiyor. İngiliz gazetesi The Guardian’a göre Macron’un istifası artık “kaçınılmaz.”
Kanada’nın önde gelen gazetelerinden Le Devoir, “Böyle bir istifa yönünde baskı artıyor” diye yazıyor. Liberal çizgisiyle bilinen The Wall Street Journal ise Macron’un “Fransız siyasal sisteminin sınırlarını zorladığını” belirtiyor.
Uluslararası basının değerlendirmeleri, Elysee Sarayı’nın etkisi altındaki Fransız ana akım medyadan çok daha açık: Macron gitmeli. L’Insoumission, “Gerçeklikten kopmuş bir cumhurbaşkanlığının demokrasi inkarını” ifşa eden bu haberlerin, krizin doğal sonucu olarak istifayı işaret ettiğini yazıyor.
New York Times: Yeniden köşeye sıkıştı
Pazartesi akşamı, hükümetini atadıktan sadece birkaç saat sonra Savunma Bakanı Sébastien Lecornu’nun istifası, 2024’te Ulusal Meclisi feshedip seçim sonuçlarını hiçe sayarak ülkeyi kaosa sürükleyen Macron üzerindeki baskıyı daha da artırdı. Bir yıl içinde dört başbakanın değişmesi, krizi kendi eliyle yaratan cumhurbaşkanının çözüm üretemediğini bir kez daha gösterdi.
The Guardian, Macron’un istifasının artık “kaçınılmaz” olduğunu belirtiyor. Merkez blokun bir parçası olan Horizons Partisi Lideri Edouard Philippe’in “erken cumhurbaşkanlığı seçimleri” çağrısına dikkat çeken gazete, 2024’teki erken genel seçimlerin “ülkeyi bölünmüş bir parlamentoyla baş başa bıraktığını” hatırlatıyor (The Guardian, 07/10/2025).
The New York Times ise manşetinde “Macron yeniden köşeye sıkıştı” ifadesine yer veriyor (The New York Times, 07/10/2025). Gazete, 2024 seçimlerinin “21 ayda beş farklı hükümet ve kaosla sonuçlandığını” vurgularken, siyaset bilimi profesörlerinin yorumlarına dayanarak Macron’un “Siyasi durum karşısında tam bir inkar içinde” olduğunu belirtiyor. Sonuç olarak, mevcut krizin yalnızca siyasi değil, “aynı zamanda anayasal bir kriz” olduğu, dolayısıyla “Altıncı Cumhuriyet” tartışmalarını da güçlendirdiği ifade ediliyor.
Le Devoir: İstifa baskısı artıyor
Kanada’nın önde gelen Fransızca gazetelerinden Le Devoir, “istifa baskısının arttığını” yazarak, De Gaulle’ün 1969’da referandum yenilgisinin ardından istifa etmesini hatırlatıyor ve Macron’un da aynı yolu izlemesi gerektiğini ima ediyor.
İspanyol gazetesi La Vanguardia, Mathilde Panot ve Jean-Luc Mélenchon’un Macron’a karşı başlattıkları görevden alma sürecini aktarıyor. Ancak bu süreç, 8 Ekim’de mecliste RN (Ulusal Birlik) tarafından engellendi (La Vanguardia, 07/10/2025).
Belçika gazetesi Le Soir, Macron’un Eski Başbakanı Edouard Philippe’in istifa çağrısına yer verirken (Le Soir, 07/10/2025), Brezilya’nın önde gelen gazetelerinden Globo, “Cumhurbaşkanının elinde kalan tek seçeneğin istifa olduğunu” yazdı (Globo, 06/10/2025).
Euronews: Kriz derinleştikçe yalnızlaşıyor
Kolombiya gazetesi El Tiempo, Macron’a yönelik eleştirilerin artık kendi kampından da yükseldiğini, iktidar blokunun derin bölünmeler yaşadığını yazıyor. Gazete ayrıca Jean-Luc Mélenchon’un Cumhurbaşkanlığı görevden alma sürecinin “derhal incelenmesi” çağrısını hatırlatıyor (El Tiempo, 06/10/2025).
Reuters haber ajansı, mevcut durumu “tam bir karmaşa” olarak tanımlıyor ve Başbakan Gabriel Attal’ın “Birçok Fransız gibi, artık Cumhurbaşkanının kararlarını anlayamıyorum” sözlerini aktarıyor (Reuters, 07/10/2025).
Kendi yarattığı siyasi kriz içinde sıkışan, mecliste çoğunluk oluşturamayan Macron, Euronews’e göre “Duvara dayanmış durumda” ve “Kriz derinleştikçe giderek daha da yalnızlaşıyor” (Euronews, 07/10/2025).
Daha da sert bir yorum ise The Wall Street Journal’dan geliyor: Macron “Fransız siyasal sisteminin sınırlarını zorlayarak” kendi sonunu hazırlıyor (The Wall Street Journal, 07/10/2025). Peki, Cumhurbaşkanı daha ne kadar süre gerçeği inkar edip iktidara tutunmaya devam edecek?
Çeviren: Ali Rıza Yıldırım
Avrupa üzerinde bilinmeyen İHA’lar: Fail gerçekten Rusya mı?
Franziska Lindner
Telepolis
Avrupa üzerindeki İHA’lar huzursuzluğa neden oluyor. Rusya’dan şüpheleniliyor, ancak kanıt yok. Gizemli uçan cisimlerin arkasında kim var?
Bugünlerde Avrupa ve Alman basını, havaalanları, enerji santralleri, endüstriyel tesisler, askeri tesisler veya petrol rafinerileri gibi kritik altyapılar üzerinde İHA görüldüğüne dair haberlerle dolu. Suçlu genellikle hemen tespit ediliyor: Putin, daha doğrusu Rusya, ancak henüz kanıt sunulmadı.
Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius (SPD), Handelsblatt’a verdiği bir röportajda sükunet çağrısında bulundu… Aynı zamanda, devletin silah endüstrisinde daha büyük bir rol üstlenmesini savunuyor. Kimliği belirsiz İHA’larla mücadele ederken, “Eyalet ve federal polis güçlerinin belirli bir irtifaya kadar operasyon yürütebilmeleri için ihtiyaç duydukları kabiliyetleri geliştirmelerinin” hayati önem taşıdığını açıkladı.
Bu arada AB Komisyonu, doğu sınırlarına, gözetleme ve müdahale sistemi şeklinde bir “İHA duvarı” inşa etmeyi önerdi. NATO’nun doğu kanadındaki kabiliyetlerinin güçlendirilmesi halihazırda devam ediyor.
Ancak, Rusya’ya yönelik suçlamaları destekleyecek herhangi bir kanıt henüz sunulmadı. İHA’ların bu kadar aniden nereden ortaya çıktığı ve fark edilmeden nerede kaybolduğu sorusuna henüz bir cevap bulunamadı. Görülen uçan nesnelerin her durumda gerçekten İHA olup olmadığı da kanıtlanmadı. Ayrıca, NATO üyesi ülkelerdeki askeri tesislerin üzerinden neden uçabildikleri de belirsizliğini koruyor.
Putin ise Valday Kulübü toplantısında iddiaları esprili bir dille yalanladı. Rusya’nın Lizbon kadar uzağa uçabilen İHA’larının olmadığını da sözlerine ekledi. “Bu aynı zamanda durumu tırmandırmanın, ‘Washington komitesinin talimatlarını izlemenin ve savunma harcamalarını artırmanın bir yolu” dedi.
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, failleri diğer olası aktörlere bağladı. Telegram kanalında, ana vatanlarına silah sevkiyatı konusunda durumu iyileştirmek ve bir savaş çıkarmak isteyen sürgündeki Ukraynalıların üzerinde duruyor. Ayrıca, “yerel holiganların” olduğunu düşünüyor. Bir diğer teorisi ise ülkelerin yerel istihbarat servisleri tarafından gerçekleştirilebilecek kendi hava savunma sistemlerinin stres testleri…
Konvansiyonel keşif veya casus İHA’ların menzilinin kısıtlı olması, “Rusya’dan gelen İHA’lara” karşı güçlü bir argüman. Yalnızca stratejik uzun menzilli İHA’lar birkaç bin kilometre uçabilir ve havada saatlerce kalabilir. Bunlar devasa boyutlarda olduğundan gerekli yakıt kapasitesine sahipler.
Bu arada, 28 Eylül’de Fransız ordusu, Saint-Nazaire açıklarında, Moskova’nın sözde “gölge filosu”na ait olduğu söylenen bir Rus petrol tankerini ele geçirdi. Kaynaklar, geminin 22-25 Eylül tarihleri arasında Danimarka kıyılarında İHA fırlatmak için kullanıldığını iddia etti, ancak bu konuda yeterli kanıt bulunmuyor.
İlginç şekilde, Danimarka havaalanları üzerindeki gözlemlerle bağlantılı olarak ortaya çıkan bir videoda, belirgin ışıklara sahip bir İHA görülüyor ve bu görüntü, geçen yıl benzer bir durumun yaşandığı ABD’deki gözlemlerle büyük benzerlikler taşıyor. Bunlar “New Jersey İHA gözlemleri” olarak da biliniyor. Kasım ve aralık aylarında ABD’nin çeşitli bölgelerinde geceleri tespit edilen tanımlanamayan uçan cisimlerle ilgili bir dizi haber vardı.
Bu gözlemler hem sivil hem de askeri soruşturmalara yol açtı. Araştırmalar özetle, bildirilen gözlemlerin büyük ölçüde yetkili İHA’ların yanı sıra yanlış tanımlanmış insanlı uçaklar ve helikopterler gibi diğer rutin uçan cisimler olduğunu ortaya koydu. Askeri operasyonlarla bağlantı teorisi, uzmanlar arasında sınırlı destek buldu. Aksine, gözlemler yaygın bir doğrulama yanlılığı ve histeriye atfedildi; bu da bilinen, tekrarlayan UFO dalgalarına benziyordu. Ancak gözlemler hiçbir zaman tam olarak açıklığa kavuşturulmadı.
Mevcut İHA gözlemlerinin bazıları o zamandan beri sivil “hobi dron pilotlarına” atfedildi. Sadece Almanya’da 2023 yılına kadar yaklaşık 700 bin dron pilotunun kayıt altına alınmış olması bunu açıkça ortaya koyuyor.
Rusya’nın neden birkaç NATO üyesi ülkeyi kışkırtarak ittifakın daha da güçlenmesini ve büyük olasılıkla yenilgiye uğrayacağı doğrudan bir tırmanış riskini göze almakla ilgilendiği sorusu hâlâ ortada duruyor. Mevcut soru, Rus İHA’larının sözde saldırısı hakkında korku yaratmaktan kimin çıkarı olduğu.
New York Times’ın yakın zamanda bildirdiği Danimarka’daki stokçuluk, korku yaratmanın toplumun bazı kesimleri arasında işe yaradığını gösteriyor. Kanıtlanmamış bir bağlantı basında sürekli ve yeterince sık tekrarlanırsa, halk tarafından kolayca gerçek olarak kabul edilir ve mevcut tehlike de burada yatıyor.
Tehdit senaryosu yeniden silahlanma ve seferberlik için, ayrıca refah devletinin daha da parçalanması ve demokratik yapıların burada ve AB’de tasfiyesi için kullanılırsa çok ciddi zorluklarla karşı karşıya kalırız.
Çeviren: Semra Çelik
İngiliz demokrasisi yerel meclis üyelerine dayanır…
Polly Toynbee
The Guardian
Hükümetin meclisleri birleştirme planları para tasarrufu sağlamayabilir ve karşı karşıya oldukları gerçek sorunları çözmek için hiçbir işe yaramayabilir.
Burnumuzun dibinde demokrasimizin derinlemesine bir yeniden şekillenmesinin ve daralmasının gerçekleşmesi ve neredeyse hiç kimsenin bunu fark etmemesi olağanüstü. Şaşırtıcı nedenlerle, genel seçimlerden kısa süre sonra, sorunlarıyla dolu bir hükümet, kimsenin haberdar olmadığı devasa bir yerel meclis yeniden yapılanmasına girişti.
Bu durum ne manifestoda ne de Yerel Yönetim Sekreteri Steve Reed’in geçen haftaki konferans konuşmasında yer aldı; ancak İngiltere’nin bilinmeyen sayıda yerel meclis üyesini işten çıkarma planları var; bazı tahminlere göre bu oran yaklaşık yüzde 90. Bu planları özetleyen beyaz kitap, aslında “daha az yerel politikacı” olacağıyla övünerek, siyasete duyulan genel küçümsemeyi utanç verici bir şekilde destekliyor. Ancak seçmenler, meclis üyelerine Westminster politikacılarına duydukları güvenin iki katı kadar güveniyor.
Siyasi partileri yönetenler ve topluluklarını birbirine bağlayanların çoğu meclis üyeleridir. Çok az kişi siyasi partilere katılır, ancak tüm tökezleyen demokratik sistem tamamen meclis üyelerine bağlıdır. Meclisi yönetmek ve meclis üyesi olmak, parti üyelerinin amaç ve motivasyonunun bir parçasıdır. Bu kadar çok meclisin lağvedilmesi, zamanla demokratik katılımı azaltacaktır.
En az 500 bin kişilik bir nüfusa tüm yerel hizmetleri sunmak için birçok meclisin birleşik meclisler haline gelmesi emredilecek; bu, çok sayıda ilçe meclisinin lağvedilmesini gerektirecek. Bazıları sessiz sedasız gitmeyecek. Bazıları alternatif planlar sunacak ve daha fazlasının hayatta kalması için bir araya gelecek. Genişlemeden kazançlı çıkan ilçe meclisleri, planı güçlü bir şekilde destekliyor: Hükümeti, ilçelerin karşı planlarına kulak tıkamaya ve devam etmeye çağıran bir yaylım ateşi başlattılar.
Bütçe yaklaşıyor; sıkıntılı hükümet, her tarafta paraya muhtaç, yoksun kamu hizmetleriyle karşı karşıya. Meclislerin durumu özellikle ciddi; sosyal bakımın artan ihtiyaçları için para yok. Meclis vergisinin yüzde 5 artırılması muhtemel.
London School of Economics’te yerel yönetim uzmanı olan Prof. Tony Travers, belediye meclislerinin demokratik sesinin zayıflayacağını söylüyor. Daha büyük üniter yapılar altında daha az belediye meclisinin “rasyonelleştirilmesiyle” tasarruf etmeyi ummak, bazılarının devasa olacağı anlamına geliyor. Kuzey Yorkshire, üç saatlik bir sürüş mesafesinde olacak. Mükemmel derecede verimli bir belediye meclisi büyüklüğü var mı? Travers, “hayır” diyor. “Bölge meclisleriyle Hampshire’ın, örneğin Shropshire veya Buckinghamshire üniter yapılarından daha iyi veya daha kötü yönetildiğine dair hiçbir kanıt yok.” Bu para tasarrufu sağlayacak mı? Avam Kamarası kütüphanesi araştırması şunları ortaya koyuyor: “Mevcut kanıtlar, üniter meclislerin iki kademeli bir sisteme kıyasla para tasarrufu sağlayıp sağlamadığını net olarak göstermiyor.”
Direnen birçok kasaba ve şehirden biri olan Portsmouth, 208 bin kişilik nüfusunun yeterli büyüklükte olduğunu, zaten tüm hizmetleri iyi sunduğunu, borcu olmadığını ve Hampshire tarafından yutulmak istemediğini savunuyor. 166 bin nüfuslu Oxford Belediye Meclisinin İşçi Partisi Lideri Susan Brown, Oxfordshire tarafından 750 bin kişilik devasa bir belediye haline getirilmekten kurtulmak için mücadele ediyor.
Çoğu belediye meclislerinin ne yaptığından habersiz ve yerel seçimlerde çok az oy kullanan varken, kimin umurunda? Ipswich, Norwich, Exeter, Reading ve daha birçok kadim kasaba ve şehrin, uzak ve yerel olmayan mega ilçe meclisleri tarafından yutulacağını anladıklarında oturup dikkat kesilebilirler. İşçi Partisi milletvekilleri, bunun sol partilere zarar veren ters bir ‘gerrymandering’ (stratejik taksimat) olduğunu anlayabilirler. Kaybedilen bu belediye meclislerinin çoğu, şimdi onları geride bırakacak olan koyu mavi ilçelerin ortasında, Liberal Demokratların sarı ve İşçi Partisinin kırmızı olarak adlandırdığı küçük adacıklar halindeydi. Ayrıca, reform önümüzdeki mayıs ayında çok daha fazlasını kapsayacak. Bu küçük kaleleri kaybetmeyin.
Belki de şimdiye kadar uykuya dalmışsınızdır: Yerel yönetim politikaları nadiren heyecan vericidir. Ancak bu gerçekleştiğinde, hükümet insanların belediye meclislerini kaybetmeyi, umduklarından daha fazla önemsediğini görebilir. Belediye meclislerinin üç hayati reforma ihtiyacı var: Vadedilen ulusal sosyal bakım hizmetinin oluşturulması ve saçma belediye vergisiyle başlayarak emlak vergisinde acil bir reform. Ve azınlık desteğiyle yapılan devralmaları engellemek için orantılı temsil seçimleri. İnsanlar soracak: Neden bu güçlü dikkat dağıtıcıyı seçtiler?
Çeviren: Sarya Tunç