Refah seviyesinin artırılması, adil kaynak dağılımı, güven veren bir hukuk sistemi ve fırsat eşitliğinin sağlanması; bireylerin üst düzey ihtiyaçlara ulaşmasını mümkün kılacaktır.

Türkiye’nin mevcut koşullarında büyük bir kesim, hâlâ ilk iki basamak olan fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılama mücadelesi vermektedir. Bu durum, bireylerin psikolojik ve sosyal gelişimlerini ciddi şekilde kısıtlamaktadır.

Ancak dijital platformlar, sosyal girişimcilik ve bağımsız üretim kanalları, bu yönde ilerlemek isteyenler için sınırlı da olsa bir çıkış sunmaktadır.

En üst düzeyde yer alan kendini gerçekleştirme, bireyin potansiyelini ortaya koyması, yaratıcı ve anlamlı bir yaşam sürmesi ile ilgilidir. Türkiye’deki mevcut sosyo-ekonomik atmosfer, bireylerin çoğu zaman bu düzeye ulaşmasına olanak tanımamaktadır.

Genç nüfusun yurt dışına yönelmesi (beyin göçü), bu düzeyde yaşanan tatminsizliğin önemli bir göstergesidir.

Saygı görme, başarı elde etme, statü ve özsaygı 4. düzeyi temsil eder. Türkiye’de liyakat ilkesinin zedelenmesi, bireylerin emeklerinin karşılığını alamaması ve sosyal başarıya ulaşmak için gereken fırsatlara eşit erişimin olmaması bu ihtiyaçların karşılanmasında engel teşkil etmektedir.

Ancak kutuplaşmış sosyal yapı ve artan toplumsal ötekileştirme, bireylerin bu ihtiyacını sağlıklı biçimde karşılamasını zorlaştırmaktadır.

Toplum içinde kabul görme, arkadaşlık, aile bağları ve aidiyet 3. düzeyin temel unsurlarıdır. Türkiye’de kentleşmenin getirdiği bireyselleşme ile birlikte geleneksel sosyal bağlar çözülmeye başlarken, dijital topluluklar ve sosyal medya gibi alternatif aidiyet alanları ön plana çıkmaktadır.

Toplumsal güven duygusunun erozyona uğraması, bireylerin daha fazla kaygı ve belirsizlikle karşılaşmasına neden olmaktadır.

İkinci basamaktaki güvenlik ihtiyacı, bireyin yaşamını sürdürebilmesi için çevresel ve ekonomik istikrar arzusunu içerir. Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanmalar, iş güvencesinin azalması, eğitim sistemine ve hukukun işlerliğine dair güven kaybı, bu düzeyde ciddi bir zayıflama yaratmaktadır.

Özellikle büyük şehirlerde kira fiyatlarının ve temel gıda harcamalarının hızlı artışı, bireylerin bu düzeyde dahi tatmin olamamasına yol açmaktadır.

İlk basamakta olan fizyolojik ihtiyaçlar; beslenme, barınma, su ve uyku gibi hayatta kalmak için elzem gereksinimleri kapsar. Türkiye’de artan enflasyon ve gelir eşitsizliği, geniş halk kesimlerinin bu ihtiyaçlara ulaşımını zorlaştırmaktadır.

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi ve Türkiye’deki Durum:

Bu teori, bireylerin davranışlarını yönlendiren temel güdüleri açıklar. Teoriye göre bireyler, en temel yaşam ihtiyaçlarından başlayarak kendini gerçekleştirmeye kadar 5 basamaklı bir motivasyon silsilesine göre hareket eder.

Aristoteles'in öğrencisi Theophrastos’a göre;

Onun sıkça yaptığı şey, mevcut toplumsal yapıyı rahatsız edici biçimde sorgulamak, insanları sarsarak düşündürmektir. Bu da yanlış anlaşılmasına yol açabilir. Tarzı, kışkırtıcı felsefi mizahla doludur. Yani insanları sevmediğinden değil, onların düşünme biçimlerine meydan okuduğundan böyle konuşur.

Žižek'in insanlardan nefret ettiğini söylemek doğru olmaz, ancak çoğu zaman tarzı provokatif, alaycı ve eleştireldir. Bu nedenle insanlara ya da topluma dair sert ifadeler kullanabilir. Bu kişisel bir nefret değil, daha çok ideolojilere, tüketim kültürüne ve ikiyüzlülüğe karşı bir eleştiridir.

Maalesef durum bu !

Erich Fromm, sahip olmak mı, olmak mı?

"Amacımız çok şeye sahip olmak değil, çok şey olmak olmalı."

Karl Popper / Hoşgörü Paradoksu

"Kendi hayatlarımızı
önemli kılmanın tek
yolu diğer insanların
yaşamlarına değer
vermektir."

Musa Kart'ın çizgisiyle…

Doğalgaz ve elektrik zammı belli oldu. Doğalgaza yüzde 20, elektriğe yüzde 25 zam yapıldı.