Ne yazık ki, felaketlerin bir anda geldiğine dair büyük bir yanılgı içindeyiz. Oysa İstanbul depremini nasıl öngörebiliyorsak, bu iktidarın yaratacağı yıkımı da öngörebiliriz. Lütfen yalnızca kendi hayatınıza odaklanıp bencil davranmayın. Bu ülkenin geçmişini, uğruna verilen mücadeleleri unutmayın.

Mahir Polat için ev hapsi kararı çıkmış. Güzel bir gelişme ama bunun için de mutlu olacak değiliz. Bu tamamen ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Mahir Polat ve onun gibi yargılanan kişilerin suçları nedir?

Günümüz bireyi B.Chul Han’ın tanımıyla artık bir performans öznesidir. Kendisini özgür zannederken sistemin içine gömülür, sessiz kalır çünkü sessizlik daha güvenlidir. Bu sessizlik hali yalnızca bireysel bir konfor arayışı değil; aynı zamanda kolektif çürümenin, toplumsal felç halinin de işaretidir

Adaletsizlik sadece yapanla değil, onu görenle de büyüyecektir. Sessiz kalan herkes, bu düzenin devam etmesine katkı sunar. Apolitik olduğunu söyleyerek sıyrılmaya çalışanlar, bir gün o uzak durdukları politikanın hayatlarını doğrudan etkilediği noktada yine apolitik kalabilecekler mi?

Ekrem İmamoğlu Silivri’den avukatlara bir not gönderdi: “Çok kıymetli avukat dostlarım… Son dönemde size i başka bir hususta çok önemli bir sorumluluk düşmektedir. Mesleğinizi farklı statülerde kirletenlere karşı mücadele vermek. Eminim başaracaksınız, hep birlikte başaracağız.”

Toplumsal çürüme karşısında sessiz kalmak, pasif bir onay anlamına gelir.

Amin Maalouf - Uygarlıkların Batışı sf. 54

Suskunluk suç ortaklığıdır. Bugünün sessizliği, yarının utancıdır. Korkma! Mahir Polat, gençlerimiz, Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ ve daha niceleri hukukun ayaklar altına alınması sonucu hala içerideler.