What The Tarih
whatthetarih.bsky.social
What The Tarih
@whatthetarih.bsky.social
3 followers 3 following 23 posts
Vatanperver tarih sayfası
Posts Media Videos Starter Packs
6-) Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nda görev almış özellikle Atatürk’le olan yakın dostluğu ve esprili üslubuyla tanınmıştır. Trablusgarp Cephesi’nde yazdığı, “Merak etme, tek gözle de onların yine analarını” cümlesiyle bilinen mektubu, cephe ruhunu gözler önüne sermektedir.
5-) Peki ya Ahmed Fuad Bulca kimdir? 1881 Selanik doğumlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluk arkadaşı, silah arkadaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında milletvekilliği yapmış önemli bir asker ve siyasetçidir.
4-) Ve o tek gözüyle Trablusgarp’ta zafer kazandı.
Daha sonra iki kez ameliyat oldu, gözünü kurtardı.

Bir gözünü cephede bırakmış ama bir milletin geleceğini orada kazanmıştı….
3-) Mektubun arkasına ise Mustafa Kemal şu notu düşer:

“Görüyorsun ya Nuri, seninki baya incelikler yapıyor.
Seni dört, beni tek gözlü olmakla istihza ediyor…
Budala fark etmiyor ki kendisi büsbütün kördür.”
2-) Yakın arkadaşı Ahmed Fuad Bulca, Nuri Conker’e yazdığı bir mektupta şöyle der:
“Merak etme, tek gözle de onların analarını…”

Bu cümle, sadece espri değil;
bir savaş psikolojisi, bir meydan okuma ve askerî mizahın en çarpıcı örneklerinden biridir.
1 -)Yıl: 1912. Yer: Trablusgarp.

Mustafa Kemal bir hücum sırasında, düşman bombardımanıyla gözüne gelen taş parçası nedeniyle ağır yaralanır.
Görme riskini kaybetme pahasına savaşmaya devam eder.
Ama olay sadece bu değil…
“Merak etme… Tek gözle de onların yine analarını s…!”
Trablusgarp Cephesinden Cesaretin ve Mizahın Sızdığı Bir Mektup.”
7 -) Bugün hâlâ boykotlar devam ediyor.
Kimi zaman bir ürün, kimi zaman bir marka, bazen de bir sistem hedef alınıyor.
Ama özü hep aynı:

“Ben razı değilim.
Ve bunu susarak değil, almadan göstereceğim.”
6 -) diyerek hem ekonomik hem de sembolik bir boykot hareketi başlattı.

Bu hareket sadece sömürgeciliğe karşı değil, bir halkın ekonomiyle tarih yazabileceğini kanıtladı.
Boykot artık bir protesto biçimi değil, halkların sesi olmuştu.
5 -) Ama asıl yankı, 20. yüzyılın başında Hindistan’da duyuldu.

Mahatma Gandhi, İngiltere’nin sömürüsüne karşı halkı silahsız ama kararlı bir şekilde direnişe çağırdı.
“Kendi tuzunu yap, İngiliz tuzunu alma.”
“Kendi kumaşını doku, onlarınkini yak.”
4 -) Bu yöntem o kadar etkili oldu ki, İngiliz gazetelerinde bu olay “boycotting” olarak adlandırıldı.
Ve o günden sonra dünyada, bir şeyi ya da kişiyi protesto etmek amacıyla onu bilinçli şekilde görmezden gelme eylemine “boykot” denilmeye başlandı.
3 -) Bunun üzerine köylüler radikal bir karar aldı:
Hiçbir şekilde onunla muhatap olmayacaklardı.
Tarlalarını ekmeyecek, alışveriş yapmayacak, hizmet vermeyeceklerdi.
Boycott bir anda toplumdan tamamen izole oldu.
2 -) Yıl 1880. Yer: İrlanda.

İngiliz toprak sahibi Lord Erne’nin İrlanda’daki emlak işlerini yöneten bir adam vardı:
Charles Cunningham Boycott.
Bölgedeki halk, toprak reformu istiyordu. Ancak Boycott, talepleri görmezden geldi.
1 -)Boykot kelimesi, aslında bir soyadla başladı.
Ama zamanla dünyada adaletsizliğe karşı en güçlü silahlardan birine dönüştü.
“Bir adamın Soyadı, bir halkın direnişi oldu: Boykot.”
Gelin Detaylarına bilgiselimizde bakalım.
4 -) “Ah bir ataş ver”, hem bir türkü, hem bir dua, hem de unutulmaz bir vasiyettir artık.

Her yıl 4 Nisan, bu vatan için nefesini tutanların günü.
Ve biz, hâlâ onların sesini duymaya devam ediyoruz…
3 -) O anlarda, içeride mahsur kalan denizcilerden birinin dudaklarından bir cümle döküldü:
“Ah bir ataş ver, cigaramı yakayım…”

Bu cümle, bir ağıta dönüştü.
O günden sonra, bu türkü sadece bir ezgi değil, Dumlupınar şehitlerinin sesi oldu.
2 -) Karanlıkta, oksijen azalırken…
Yalnızlık büyürken…
20 saat boyunca kurtarılmayı beklediler.
Ama kurtuluş gelmedi.

Son telsiz bağlantısında astsubay Selami Özben’in sözleri tarihe geçti:
“Bizi kurtaramazsanız, anamıza söyleyin, hakkını helal etsin… Vatan sağ olsun.”
1. - ) Tarih: 4 Nisan 1953
Yer: Çanakkale Nara Burnu açıkları

TCG Dumlupınar denizaltısı, görevden dönerken İsveç bandıralı Naboland şilebiyle çarpıştı.
Dakikalar içinde 90 metre derinliğe gömüldü. 81 denizciden yalnızca 22’si kıç torpido dairesine sığınabildi.
“Ah bir ataş ver… 95 can, bir türkü, bir facia.” Yıl Dönümünde Dumlupınar Denizaltısı Faciası+