Bir çocuğu okuldan alıp denetimsiz bir şantiyeye sokmak, pedagojik bir tercih değil, insanlık suçudur. MESEM'i savunmak, 19. yüzyılın vahşi kapitalizmini 21. yüzyılda "mesleki eğitim" ambalajıyla pazarlamaktır. Bu sömürü çarkını kırmak, solun en acil, hayati ve vicdani ödevidir.
Bir çocuğu okuldan alıp denetimsiz bir şantiyeye sokmak, pedagojik bir tercih değil, insanlık suçudur. MESEM'i savunmak, 19. yüzyılın vahşi kapitalizmini 21. yüzyılda "mesleki eğitim" ambalajıyla pazarlamaktır. Bu sömürü çarkını kırmak, solun en acil, hayati ve vicdani ödevidir.
MESEM, sınıfsal ayrışmanın en net fotoğrafıdır. Elitlerin çocukları "geleceğin liderleri" olarak kodlanırken, emekçi çocuklarına biçilen rol "ucuz ara eleman" olmaktır. Bu sistem, yoksulluğu miras yoluyla devrettiren ve sosyal hareketliliği bıçak gibi kesen modern bir kast sistemidir.
MESEM, sınıfsal ayrışmanın en net fotoğrafıdır. Elitlerin çocukları "geleceğin liderleri" olarak kodlanırken, emekçi çocuklarına biçilen rol "ucuz ara eleman" olmaktır. Bu sistem, yoksulluğu miras yoluyla devrettiren ve sosyal hareketliliği bıçak gibi kesen modern bir kast sistemidir.
"Eti senin kemiği benim" zihniyeti, MESEM ile neoliberal bir gaddarlığa evrildi. Atölyelerde, inşaatlarda pres makinelerine sıkışan, üzerine kalıp düşen çocuklar "iş kazası" kurbanı değil, kâr hırsının planlı cinayetleridir. Bu düzen, çocukların kanı üzerinden büyüme rakamı açıklar.
"Eti senin kemiği benim" zihniyeti, MESEM ile neoliberal bir gaddarlığa evrildi. Atölyelerde, inşaatlarda pres makinelerine sıkışan, üzerine kalıp düşen çocuklar "iş kazası" kurbanı değil, kâr hırsının planlı cinayetleridir. Bu düzen, çocukların kanı üzerinden büyüme rakamı açıklar.
Bu mekanizma, kamu kaynaklarının sermayeye doğrudan transferidir. Patronun ödemesi gereken maaşı devlet üstlenir, iş güvenliği maliyeti sıfırlanır. Eğitim hakkı gasp edilen yoksul çocukları, KOBİ'ler için bedava, itiraz edemeyen ve güvencesiz "yedek parça" deposuna dönüştürülmüştür.
Bu mekanizma, kamu kaynaklarının sermayeye doğrudan transferidir. Patronun ödemesi gereken maaşı devlet üstlenir, iş güvenliği maliyeti sıfırlanır. Eğitim hakkı gasp edilen yoksul çocukları, KOBİ'ler için bedava, itiraz edemeyen ve güvencesiz "yedek parça" deposuna dönüştürülmüştür.
Bu yüzden 12 Eylül'le hesaplaşmak, nostaljik bir görev değil, bugünkü sömürü düzenine karşı mücadelenin ön koşuludur. Bu yazı da, o rejimin kodlarını nasıl kıracağımızı ve bugünü nasıl değiştireceğimizi düşünmek için kritik bir kaynak niteliğinde.
Bu yüzden 12 Eylül'le hesaplaşmak, nostaljik bir görev değil, bugünkü sömürü düzenine karşı mücadelenin ön koşuludur. Bu yazı da, o rejimin kodlarını nasıl kıracağımızı ve bugünü nasıl değiştireceğimizi düşünmek için kritik bir kaynak niteliğinde.
90'ların faili meçhulleri, Susurluk'ta ifşa olan devlet-mafya ilişkisi ve siyasal islamın yükselişi, 12 Eylül'ün ektiği zehirli tohumların sonucudur. AKP'nin iktidar yolu, darbenin tasfiye ettiği solun ve emek hareketinin boşalttığı alanda döşendi.
90'ların faili meçhulleri, Susurluk'ta ifşa olan devlet-mafya ilişkisi ve siyasal islamın yükselişi, 12 Eylül'ün ektiği zehirli tohumların sonucudur. AKP'nin iktidar yolu, darbenin tasfiye ettiği solun ve emek hareketinin boşalttığı alanda döşendi.
Darbenin mimarisi sadece dipçikle sınırlı kalmadı. 1982 Anayasası'yla haklar gasp edildi, YÖK ile üniversite susturuldu, Türk-İslam senteziyle de neoliberal yıkıma ideolojik bir kılıf dikildi. Toplum, sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlandı.
Darbenin mimarisi sadece dipçikle sınırlı kalmadı. 1982 Anayasası'yla haklar gasp edildi, YÖK ile üniversite susturuldu, Türk-İslam senteziyle de neoliberal yıkıma ideolojik bir kılıf dikildi. Toplum, sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlandı.
12 eylül darbesinin nedeni “kardeş kavgası” değildi. Asıl mesele, DİSK öncülüğündeki örgütlü işçi sınıfının kazanımlarını yok etmekti. 12 Eylül, sermayenin 24 Ocak Kararları'nı hayata geçirmek için kullandığı askeri zor aygıtıydı. Bir sınıf savaşıydı.
12 eylül darbesinin nedeni “kardeş kavgası” değildi. Asıl mesele, DİSK öncülüğündeki örgütlü işçi sınıfının kazanımlarını yok etmekti. 12 Eylül, sermayenin 24 Ocak Kararları'nı hayata geçirmek için kullandığı askeri zor aygıtıydı. Bir sınıf savaşıydı.
Bluesky isn't just a product; it's a monument to lost public potential. When faced with a historic responsibility, its architects chose to copy the past. The lesson is clear: visionlessness has its own architecture, and Bluesky is its proof.
Bluesky isn't just a product; it's a monument to lost public potential. When faced with a historic responsibility, its architects chose to copy the past. The lesson is clear: visionlessness has its own architecture, and Bluesky is its proof.
Without a guiding vision, the platform's culture defaulted to the habits imported from Twitter. After the honeymoon phase, the "network effect" began to reverse into network decay. Engagement dropped, creators retreated, and the feed became a stagnant echo.
Without a guiding vision, the platform's culture defaulted to the habits imported from Twitter. After the honeymoon phase, the "network effect" began to reverse into network decay. Engagement dropped, creators retreated, and the feed became a stagnant echo.
The root of this failure lies in the platform's origin myth: "We just build the neutral infrastructure; the users will create the culture." This is a dangerous fallacy. Digital spaces are never neutral; their initial architecture dictates the limits of public discourse.
The root of this failure lies in the platform's origin myth: "We just build the neutral infrastructure; the users will create the culture." This is a dangerous fallacy. Digital spaces are never neutral; their initial architecture dictates the limits of public discourse.
Imagine if engineering hours were spent on social design, not just scaling. We could have had autonomous collectives like subreddits, or AI used for public synthesis, not just reactive moderation. The potential was immense, but unexplored.
Imagine if engineering hours were spent on social design, not just scaling. We could have had autonomous collectives like subreddits, or AI used for public synthesis, not just reactive moderation. The potential was immense, but unexplored.
But this historic moment was met with a staggering lack of imagination. Instead of forging a new path for public discourse, the team simply repackaged Twitter circa 2014. The entire semiotic language—reposts, likes, the interface—screams "the old order is back."
But this historic moment was met with a staggering lack of imagination. Instead of forging a new path for public discourse, the team simply repackaged Twitter circa 2014. The entire semiotic language—reposts, likes, the interface—screams "the old order is back."
When Twitter devolved into a private laboratory for one man's ego, a global power vacuum emerged. Bluesky, with its promise of decentralization via the AT Protocol, became the destination for millions of digital refugees, fueled by hope and the network effect.
When Twitter devolved into a private laboratory for one man's ego, a global power vacuum emerged. Bluesky, with its promise of decentralization via the AT Protocol, became the destination for millions of digital refugees, fueled by hope and the network effect.
Özünde yaşanan, demokrasinin çalınmasıdır. İktidar, siyasi geleceğini garanti altına almak için cumhuriyetin kurucu partisini ve onun seçilmiş temsilcilerini yargı eliyle etkisiz hale getirme yolunu seçmiştir. Bu, tüm yurttaşları ilgilendiren bir rejim sorunudur.
Özünde yaşanan, demokrasinin çalınmasıdır. İktidar, siyasi geleceğini garanti altına almak için cumhuriyetin kurucu partisini ve onun seçilmiş temsilcilerini yargı eliyle etkisiz hale getirme yolunu seçmiştir. Bu, tüm yurttaşları ilgilendiren bir rejim sorunudur.
Dolayısıyla şahit olduğumuz süreç, sadece bir partiye yönelik bir hamle değildir. Bu, halkın sandığa yansıyan iradesinin gasp edilmesidir. Seçme ve seçilme hakkının, mahkeme kararlarıyla fiilen ortadan kaldırılmasıdır.
Dolayısıyla şahit olduğumuz süreç, sadece bir partiye yönelik bir hamle değildir. Bu, halkın sandığa yansıyan iradesinin gasp edilmesidir. Seçme ve seçilme hakkının, mahkeme kararlarıyla fiilen ortadan kaldırılmasıdır.