M. Banu Aksoy
@cincuce.bsky.social
280 followers 170 following 48 posts
Çocuklar için yazıyorum. Bir Dolap Kitap
Posts Media Videos Starter Packs
Reposted by M. Banu Aksoy
✏️ Ben Atatürk Orman Çiftliği: 100 yaşındayım

Ben Atatürk Orman Çiftliği, Cumhuriyet’in kendisi, Mustafa Kemal’in biriciği. Babam beni size emanet etti. Birlikte direnmek, birlikte büyümek, birlikte çoğalmak, birlikte yan yana durmak için.

Tezcan Karakuş Candan yazdı

kisadalga.net/yazar/ben-at...
Ben Atatürk Orman Çiftliği : 100 yaşındayım
Ben Atatürk Orman Çiftliği, ben Cumhuriyet’in kendisi, Mustafa Kemal’in biriciği. Babam beni size emanet etti. Birlikte direnmek, büyümek, çoğalmak, yan yana durmak için.
kisadalga.net
O yüzden mi dün akp acil durum telefon numaraları paylaşırken sadece kendi belediyelerinin telefonlarını yayınladı? Kendi seçildiğini ilçenin insanına yardım et, diğerlerine etme. Oldu.
Yeni mi aklınıza geldi polemiği bırakmak? Yıllardır hayatınız polemik...
Penseyle hazırlıklı gelen vekilimiz, çok yaşa.
Halk iradesi bu işte.
Yine anneler "izinli", babalar değil.
İstanbul Valiliği duyurdu: Küçük çocuğu olan annelere idari izin
gazeteoksijen.com/turkiye/ista...
Çocuklardan çekin elinizi, rahat bırakın artık.
Kartal Anadolu Lisesi'nde öğretmenlerinin sürgün edilmesine karşı çıkan 159 öğrenciye disiplin soruşturmaları başlatıldı

Öğrenciler: "Tehdit ve soruşturmalara rağmen susmayacağız"… https://www.evrensel...
Kartal Anadolu Lisesi'nde öğretmenlerine sahip çıkan 159 öğrenciye soruşturma
JMO Başkanı Alan: Depreme ilişkin elle tutulur hiçbir hazırlık yok Prof. Dr. Ahmet Ercan: “Vatandaşlar evlerine güvenmiyorlarsa evleri sağlam olan dostlarının yanında kalsınlar” Ebrar Akdeniz İstanbul — Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) ülke genelinde proje okullarındaki öğretmenleri sürmesine tepkiler sürüyor. MEB’in liyakati değil sadakati gözeten atamaları ve sürgünlere karşı Kartal Anadolu Lisesi öğrencileri de “Öğretmenimize sahip çıkıyoruz” diyerek 18 Nisan Cuma günü oturma eylemi gerçekleştirdi. Öğrenciler, okul bahçesindeki eylem sonrası Kartal Meydanı’nda Burak Bora Anadolu Lisesi, Semiha Şakir Anadolu Lisesi, Fatin Rüştü Zorlu Anadolu Lisesi ve Köy Hizmetleri Anadolu Lisesi öğrencileriyle bir araya gelerek mücadelelerini büyüttü. Polislerin velilerini aramasına ve okul idarecilerinin eylemleri dağıtma çabasına rağmen vazgeçmeyen lise öğrencilerine okul yönetimi soruşturma açmaya başladı. Kartal Anadolu Lisesinde 159 öğrenciye disiplin soruşturması açılarak öğrencilerin teker teker okul idaresi tarafından disiplin kuruluna çağırılmaya başlandığı öğrenildi. Okul yönetimi yalanladı Disiplin kuruluna ifade vermek için çağırılan öğrenciler, okul idaresinin kendilerine zorla ifade verdirtmeye çalıştığını, tehditle mesajlarına bakmak için telefonlarının ellerinden alınmaya çalışıldığını ve disiplin kurulu tarafından “Eğer ifadende özür dilemez ve pişmanlık belirtmezsen seni elebaşı olarak gösterir, ona göre cezalandırırız” denildiğini söyledi. Kartal Anadolu Lisesi okul yöneticileri öğrencilerin bu iddialarını yalanlayıp hiçbir öğrencinin disipline çağırılmadığını ileri sürse de anayasal haklarını kullandığı için 159 liselinin halen ifade vermek için okula çağrıldığı belirtiliyor. “Birlikte kazanacağız” Soruşturmalara tepki gösteren Kartal Anadolu Lisesi öğrencileri, öğretmenlerine sahip çıktıkları için baskı, tehdit ve soruşturmalara boyun eğmeyeceklerini dile getirdi. Okul yönetimlerinin üzerlerinde kurmak istediği baskıya rağmen öğrenciler, seslerini kısmayacaklarını ve haklı talepleri için mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Öğrenciler, “Haklı direnişimizi sürdürüyoruz. Bu mücadele sadece bizim değil, hepimizin. Tüm liselerdeki, üniversitelerdeki arkadaşlarımızı kalpten bir dayanışmaya, bizimle yan yana durmaya çağırıyoruz. Çünkü biz birlikte güçlüyüz, birlikte kazanacağız” dedi.
www.evrensel.net
Haberlerde depremin merkezi Silivri diye yazıyor ya hep. Bunu okuyunca içi bir tuhaf olan tek kişi ben değilim sanırım.
Resmen bilinçaltımabile kayyum atanmış gibi hissediyorum. İyice zehirlediniz hepimizi.
Rüyamda devasa, panoramik pencereleri olan bir uçaktaydım. İstanbul'u seyredeceğim diye sevinirken önce biri gelip perdeleri indirdi. Sonra kendisini hiç sevmediğim uzun boylu bir siyasetçinin gençliği gelip, iğrenç espriler ve pişkin sırıtışlar eşliğinde İstanbul tur rehberliği yapmaya başladı.
Ben de seni kınıyorum Rtük.
CHP’li olmak, israfa karşı durmak, halkın vergilerini şeffaf ve adil kullanmaktır. Liyakati esas alıp torpile, adam kayırmaya karşı çıkmaktır. Gösterişten uzak, hizmet odaklı bir anlayışla geleceğe adil bir ülke bırakmak için çalışmaktır!
Reposted by M. Banu Aksoy
Standart bir kötülük yaşıyor olsak, kaybedecek çok şeyi olan insanların susmasını anlarım. Ama biz, susmaktan dudaklarınız yapışsa bile her şeyinizi kaybedebileceğiniz bir kötülük içinde yaşıyoruz. Susma! Normale dönme! Gündemi tut!
Reposted by M. Banu Aksoy
Yozgatlı çiftçiler traktörleriyle CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i karşılamak için toplandı

▪CHP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun görevden uzaklaştırılması sonrası Samsun'da yapılan mitingin ardından ikinci mitingi Yozgat'ta düzenliyor.
Reposted by M. Banu Aksoy
1718-20 arası Fransa’da Regent zamanındaki iktidara karşı gelişen Bröton direnişini ve Pontcallec isyanını duydunuz mu? Ben bilmiyordum ama Tavernier’nin 1975 yapımı harika filmi “Let’s Joy Reign Supreme”de gördükten sonra araştırdım. 👇🏼
Reposted by M. Banu Aksoy
'Normal doğum' demişken.
Nasıl doguracağımızın kararı size kalmadı. Bir düşün artık yakamızdan.
t24.com.tr T24 @t24.com.tr · Apr 13
🔴 Futbol takımlarının “aile yılı” ve “normal doğum” pankartlarına TTB’den tepki:

🗣️ Söz sahibi olan kadınlar ve bunu önerecek olan da doktordur

🗣️ Kadın bedeni hükümetin politikalarına alet edilmemeli
t24.com.tr/haber/futbol...
Reposted by M. Banu Aksoy
Çok acil paylaşın. X'te de paylaşın.
@onlartv1.bsky.social yayını gitti. Kesildi mi? Çok acayip. Her şeyde kötü niyet arıyorum.
Reposted by M. Banu Aksoy
📌 Cezaevinden çıkan Berkay Gezgin: Siz mücadele verdiğiniz için buradayız

kisadalga.net/kisadalgatv/...
Yine şaşırmadımız bir ayrıntı.
Reposted by M. Banu Aksoy
Eski ağır ceza hakimi, Milliyet'teki orijinal ilana ulaştı:

🔴'Ekrem İmamoğlu diploma koşullarını sağlıyor'

kisadalga.net/haber/gundem...
Reposted by M. Banu Aksoy
Adli Tıp Kurumu topun ağzında, ya diğerleri?

✒️ Şebnem Korur Fincancı yazdı https://www.evrensel...
Adli Tıp Kurumu topun ağzında, ya diğerleri?
Geçen haftaki yazımda da söz etmiştim. İnsan hakları kavramının toplumsallaştırılmasına olumlu katkıları olan bir süreçten geçiyoruz. İşkence, gözaltı giriş çıkış muayenelerinde mahremiyetin sağlanması ve insan onuruna yaraşır bir muayene ortamı, hatta hapishanelerde sağlığa erişim hakkı ihlalleri ve ciddi sağlık sorunu olan mahpusların hapishanelerde tutulmasının yarattığı riskler ile sağlık gerekçesiyle tahliye ya da infaz tehiri toplumda tartışılır, Adli Tıp Kurumunun niteliği gündemimizde yer bulur oldu. Barikatları aşan gençlerin takıldığı hapishane duvarlarının içine bakar, dert edindiği kentinin en ücra hapishanesinden o sağlıksız sevk araçlarıyla hastane hastane dolaştırılan Mahir Polat sayesinde Adli Tıp Kurumu hakkında haber alır olduk. Oysa öncelikle 400 bine ulaşan nüfusuyla kapasitesinin yüzde otuz fazlasıyla hıncahınç dolup taşan hapishanelerde olmaması gerekenler, ettiği söz, izne tabi olmaması gereken barışçıl gösteriye katılım, tutuklamayı bırakın yargılanmaya konu olmaması gerekirken bizler hapishanelerin o sağlıksız ortamlarını konuşmak zorunda kalıyoruz. İki buçuk ay kaldığım son tutukluluğumda, kan basıncı yüksekliği nedeniyle dilekçe üzerine dilekçe verip ancak son üç günde tuzsuz diyet yemeğine ulaştığım bir hapishanenin varlığında, Mahir Polat’ın kan basıncı tehlikeli düzeyde yüksek seyredince özgürlüğünden alıkonmasının sağlığı üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri de kaygıyla izlememek olanaksız tutuklamanın kendisinin adaletsizliği bir yana... Ciddi sağlık sorunları olan binlerce mahpus gibi... Uzmanlık eğitiminden doçentliğe, ardından kıdemli bir öğretim üyesine dönüştüğüm yıllarda görevden almalarla kesintiye uğrasa da 40 yıllık adli tıp uzmanlığımın 15 yılı Adli Tıp Kurumunda geçince bu kurum üzerine içeriden söz kurmak da elzem oldu. Devletlerle hep yakın temasta olsa da ilk olarak devletlerin kanlı ellerini sildiği havlu olarak tanımlanması Pinochet’nin cunta yıllarına denk düşer adli tıp yapılanmalarının. Zaman içinde kısmen üniversitelerin bünyesine taşındı ama pek çok ülkede mali kaynak devlet olunca görevlendirmeler ile olmasa da kaynağı kısarak direksiyon istenen yöne bükülebilir, hatta bir kısım ülkelerde özelleştirmelerle sermayeye de isteklerini dayatma fırsatı tanır oldu. Adli Tıp Uzmanları Derneğinin kurulmasıyla birlikte adli tıp uzmanlık eğitimi yanı sıra çalışma alanlarımızın da yeniden tanımlanması, bu bağımlı ilişkinin bir nebze de olsa denetlenebilir olması çabası pek çok değişimi getirdi getirmesine ama devletle ve özellikle partili başkanlık sistemiyle belirginleşen siyasi otorite ile kurulan organik ilişkiyi yalnız denetimle dönüştürebilmek kolay değil. İhlalleri görünür kılan raporlar, mesleki etik ilkelerde ısrar eden hekimler de oldu, örtbas edenleri de çıktı karşımıza. Kimi zaman baskılarla, görevden almalarla kimi zaman bir gecede Resmi Gazete’de değiştirilen kadrolarla, kimi zaman kutsallığa halel getirmemek adına ve içtenlikle inandığından açlık grevlerinden cezaevi katliamlarına, kafa kemiklerini kırıp beyin dokusunu parçalamış ama bilimsel yayınlarda daha önce hiç anılmadığından öldürücü olmadığı kanaatine varılan gaz fişekleriyle nerede aklanması gereken devlet görevlisi varsa aklama kapasitesi olan, ona göre şekillendirilmeye çalışılan bir kurumdan söz ediyoruz. Esen rüzgara göre Kuddusi Okkır’ı yaşamının son dakikalarında sevdikleriyle vedalaşabilme olanağından yoksun bırakan, ciddi bir sağlık sorunu olmayan suç örgütü liderlerini salıveren raporlarla araçsallaştırılan bir kurum. Yeterince araçsallaştırılamadığını düşünmüş olacaklar ki mevzuatta yapılan yeni düzenlemelerle, olur a hapishanede kalamaz derlerse araçsallaştırılan yargı eliyle müdahale de hesap edilmiş son yıllarda. Cezaevi infaz savcılığı toplum için tehlikeli deyince akan sular duruyor artık. İstediği kadar hasta olsun. Siyasi otoritenin tüm kadroları denetim altına almaya çalıştığı ama hekimlik değerlerini bir türlü silip atamadığı hastanelerden alınan rapor beğenilmeyince ille de Adli Tıp Kurumu derdine düşüyorlar. Orada da mesleki etik değerlerimize takılınca yargı ne güne duruyor! Oysa savcı ve yargıçların da uyması beklenen etik ilkeleri var. Onların bu denetimi yapacak bağımsız meslek örgütü yok ne yazık ki Türkiye’de ama hekimlerin siyasi otoritenin hep rahatsız olduğu bir meslek örgütü var. Türk Tabipleri Birliğinden bunca rahatsızlık boşuna değil. Asıl sorunumuz hangi kurum olursa olsun hepsinin araçsallaştırılması, siyasi saiklerin egemen kılınmasıdır. Sonu hepimiz için insanlıktan çıkarmaya kadar gider.
www.evrensel.net