Posts
Media
Videos
Starter Packs
Reposted by Örsan
BirGün Gazetesi
@birgun.net
· Jul 8
Mehmet Murat Çalık hakkında Sağlık Kurulu raporu tamamlandı: Hasta lösemi nüksü açısından yüksek riskli
Lenfoma şüphesiyle ameliyat edilen tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık hakkında tamamlanan Sağlık Kurulu Raporunda, Çalık'ın lösemi nüksü açısından yüksek riskli kabul edildiği beli...
www.birgun.net
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
BirGün Gazetesi
@birgun.net
· Jun 13
İstanbul'da ev baskınları: Gazeteciler gözaltında
MLSA, gazeteciler Pelek, Cırık ve Baştürk'ün Artvin merkezli bir soruşturma kapsamında gözaltına alındığını duyurdu. İstanbul'da gözaltına alınan 3 isim, sağlık kontrolünün ardından da Artvin’e sevk e...
www.birgun.net
Örsan
@thepurifier.bsky.social
· May 24
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Evrensel Gazetesi
@evrensel.net
· May 20
İmamoğlu: Bu millet tehdit ettiklerinizin zorla alınmış beyanlarına kanmaz
Silivri’de bulunan Marmara Cezaevinde bulunan İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı aday Ekrem İmamoğlu kişisel X hesabı kapatıldığı için “Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi” hesabından yaptığı paylaşımla İBB'ye yönelik düzenlenen 3. dalga operasyonuna tepki gösterdi. “İbretiâlem için paylaşın saygıdeğer vatandaşlarım” diyen İmamoğlu “Son birkaç günde yaşananlara bakınca şimdi de tutkuluları, şantaj ve tehditle yalancı şahitliğe zorladıkları ayyuka çıkıyor. Bu millet sizin uyduruk dosyanıza nasıl kanmadıysa, tutuklayıp hiç utanmadan çoluğu çocuğuyla, malı mülküyle tehdit ettiklerinizin zorla alınmış beyanlarına da kanmaz” dedi.
İmamoğlu açıklamasını “Bu satırlar 155 yıl önce sizin için yazılmış” diyerek; Ziya Paşa’nın Terkîb-i Bend’inden “Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan, Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın? En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” beyitleriyle tamamladı.
İmamoğlu’nun açıklaması şöyle:
“560 milyar yolsuzluk var dediler, İBB’nin 6 yıllık bütçesinin bile o kadar olmadığı açığa çıktı.
Terör bağlantısı var dediler, fos çıktı.
Evlerde para var dediler, çocukların kumbaraları çıktı.
Bedavaya villa aldı dediler, kapora çıktı.
Belediyeden vinçle kasa çıkardılar dediler, yalan çıktı.
Cenaze aracıyla rüşvet parasını yurt dışına kaçırdılar dediler, araçların yurt dışına çıkamadığı açığa çıktı.
Lüks villa dediler, konut çıktı.
Çöp kamyonu ile para taşıdılar dediler, iddianın kendisi çöp çıktı.
Parkelerin altına para koydular dediler, hayal ürünü çıktı.
1200 telefon dağıttılar dediler, yalan çıktı.
Kiptaş’tan daire dağıttılar dediler, yine yalan çıktı.
Lüks araçlar garajda dediler, arabalar başkasının çıktı.
Şirkete ihale yağdırıldı dediler, hiç ihale almadığı açığa çıktı.
Sağlam delil var dediler, hayal mahsülü tanıklar çıktı.
Ciddi belgeler var dediler “..duymuştum” “sanırım” çıktı.
MASAK raporu var dediler, 5 günde uyduruk rapor hazırlattıkları açığa çıktı.
Ciddi rapor var dediler, raporu imzalayacak uzman bulamadıkları ortaya çıktı.
Büyük yağma var dediler, kendi dönemlerindeki işler çıktı.
Aynı kurumda çalışan kişilere neden birbirinizle görüşüyorsunuz dediler, güzel bir komedi çıktı.
Veriler çalınıyor dediler, kuyruklu yalan çıktı.
İBB Berkay Gezgin’e para yolladı dediler, yalan çıktı.
Hepsi zenginleşti dediler, mal varlıklarında artış olmadığı ortaya çıktı.
Valizlerde para taşınıyor dediler, sinyal kesiciler çıktı.
Şikayet edenler CHP’li dediler, hepsi kendi adamları çıktı.
Müdür bizi tehdit etti dediler, tam tersi çıktı.
Kamuyu zarara uğrattılar dediler, yine tam tersi çıktı.
Şikayetçiler suç makinesi çıktı.
Şahitler husumetli, kamudan rantları kesilen yağmacı çıktı.
Gizli gizli niye görüştünüz dedikleri insanların orada olmadığı açığa çıktı.
Birilerinden rüşvet istediler dediler, kendi dönemlerindeki işler çıktı.
Naylon fatura işi yapıyorlar dediler, kendi adamları çıktı.
Dosyada gizlilik var deyip her şeyi kendileri sızdırdılar, boy boy haberler çıktı.
Bunlar dış destekli dediler, darbe öncesi kendilerini dışarıdan icazet aldığı açığa çıktı.
Hasılı kelam; örgüt dediler örgüt çıkmadı, suç dediler suç çıkmadı.
Son birkaç günde yaşananlara bakınca şimdi de tutkuluları, şantaj ve tehditle yalancı şahitliğe zorladıkları ayyuka çıkıyor.
‘Daha neler neler var, turpun büyüğü, dananın kuyruğu, ahtapotun kolları var’ diye konuşanların, şimdi ellerinde kala kala sadece tehditle ve şantajla aldıkları tutuklu beyanları kaldı.
Bu millet sizin uyduruk dosyanıza nasıl kanmadıysa, tutuklayıp hiç utanmadan çoluğu çocuğuyla, malı mülküyle tehdit ettiklerinizin zorla alınmış beyanlarına da kanmaz.
Bu satırlar 155 yıl önce sizin için yazılmış:
‘Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan,
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın?
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun,
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?’”
www.evrensel.net
Reposted by Örsan
Evrensel Gazetesi
@evrensel.net
· May 20
İmamoğlu: Ellerinde kalan tehditle, şantajla aldıkları beyanlar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında İBB Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Taner Çetin'in de aralarında bulunduğu 22 kişi hakkında gözaltı kararı verildiğini duyurdu.
İBB'ye yapılan üçüncü dalga operasyonundan sonra sosyal medya hesabı erişime engellendikten sonra paylaşımlarını "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi" hesabından yapan Ekrem İmamoğlu, soruştrmanın başladığı ilk günden bu yana iddialara yanıtlarını sıralayarak paylaşımın yaygınlaşması çağrısında bulundu.
İmamoğlu'nun yanıtları şu şekilde:
"İbretiâlem için paylaşın saygıdeğer vatandaşlarım: 560 milyar yolsuzluk var dediler, İBB’nin 6 yıllık bütçesinin bile o kadar olmadığı açığa çıktı.
Terör bağlantısı var dediler, fos çıktı. Evlerde para var dediler, çocukların kumbaraları çıktı.
Bedavaya villa aldı dediler, kapora çıktı. Belediyeden vinçle kasa çıkardılar dediler, yalan çıktı.
Cenaze aracıyla rüşvet parasını yurt dışına kaçırdılar dediler, araçların yurt dışına çıkamadığı açığa çıktı.
"İddianın kendisi çöp çıktı"
Lüks villa dediler, konut çıktı. Çöp kamyonu ile para taşıdılar dediler, iddianın kendisi çöp çıktı.
Parkelerin altına para koydular dediler, hayal ürünü çıktı. 1200 telefon dağıttılar dediler, yalan çıktı.Kiptaş’tan daire dağıttılar dediler, yine yalan çıktı. Lüks araçlar garajda dediler, arabalar başkasının çıktı. Şirkete ihale yağdırıldı dediler, hiç ihale almadığı açığa çıktı.
"Raporu imzalayacak uzman bulamadıkları ortaya çıktı"
Sağlam delil var dediler, hayal mahsulü tanıklar çıktı. Ciddi belgeler var dediler “..duymuştum” “sanırım” çıktı.
MASAK raporu var dediler, 5 günde uyduruk rapor hazırlattıkları açığa çıktı. Ciddi rapor var dediler, raporu imzalayacak uzman bulamadıkları ortaya çıktı.
"Büyük yağma var dediler, kendi dönemlerindeki işler çıktı"
Büyük yağma var dediler, kendi dönemlerindeki işler çıktı. Aynı kurumda çalışan kişilere neden birbirinizle görüşüyorsunuz dediler, güzel bir komedi çıktı.
Veriler çalınıyor dediler, kuyruklu yalan çıktı. İBB Berkay Gezgin’e para yolladı dediler, yalan çıktı. Hepsi zenginleşti dediler, mal varlıklarında artış olmadığı ortaya çıktı.
Valizlerde para taşınıyor dediler, sinyal kesiciler çıktı.
Şikayet edenler CHP’li dediler, hepsi kendi adamları çıktı. Müdür bizi tehdit etti dediler, tam tersi çıktı. Kamuyu zarara uğrattılar dediler, yine tam tersi çıktı.
"Şikayetçiler suç makinesi çıktı"
Şikayetçiler suç makinesi çıktı. Şahitler husumetli, kamudan rantları kesilen yağmacı çıktı.Gizli gizli niye görüştünüz dedikleri insanların orada olmadığı açığa çıktı. Birilerinden rüşvet istediler dediler, kendi dönemlerindeki işler çıktı.
Naylon fatura işi yapıyorlar dediler, kendi adamları çıktı. Dosyada gizlilik var deyip her şeyi kendileri sızdırdılar, boy boy haberler çıktı.
Bunlar dış destekli dediler, darbe öncesi kendilerinin dışarıdan icazet aldığı açığa çıktı.
Hasılı kelam; örgüt dediler örgüt çıkmadı, suç dediler suç çıkmadı. Son birkaç günde yaşananlara bakınca şimdi de tutkuluları, şantaj ve tehditle yalancı şahitliğe zorladıkları ayyuka çıkıyor.
"Ahtapotun kollarından ellerinde kalan tehditle, şantajla aldıkları beyanlar"
“Daha neler neler var, turpun büyüğü, dananın kuyruğu, ahtapotun kolları var” diye konuşanların, şimdi ellerinde kala kala sadece tehditle ve şantajla aldıkları tutuklu beyanları kaldı.
Bu millet sizin uyduruk dosyanıza nasıl kanmadıysa, tutuklayıp hiç utanmadan çoluğu çocuğuyla, malı mülküyle tehdit ettiklerinizin zorla alınmış beyanlarına da kanmaz.
Bu satırlar 155 yıl önce sizin için yazılmış:
“Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama’dan, Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın? En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” (Politika Servisi)
www.evrensel.net
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Evrensel Gazetesi
@evrensel.net
· May 14
Yargı gündeminde yine ‘af’ var: "Sadece cezaevlerinin boşalması hedefleniyor"
Eylem Nazlıer
[email protected]
İstanbul – İnfaz düzenlemeleri ve pandemi döneminde gerçekleşen şartlı tahliyeler, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu’nun 2020’de şartlı tahliye ile serbest bırakıldığının öğrenilmesi ve 60 bin mahkumun tahliyesine neden olacak bir infaz düzenlemesi iddiaları da afları yeniden gündeme getirdi.
Özellikle 2020’deki şartlı tahliyelerin ardından yaşanan kadın cinayetleri örneklerinde olduğu gibi şartlı tahliye edilen kişiler; cinayet, yaralama, gasp, hırsızlık gibi suçlarla kısa sürede tekrar cezaevine giriyor. Konuyla ilgili Evrensel’e konuşan İzmir Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Ömer Tör, infaz düzenlemelerinin sorunlarını anlattı.
"Cezaevleri boşaltılmaya çalışılıyor"
Türkiye’de ceza infaz sisteminin şartlı tahliye ve denetimli serbestlik üzerine kurulu olduğunu dile getiren Av. Tör “Suç işleme oranları önlenemiyor. Dolu cezaevlerine çözüm geçici tahliyelerde aranıyor” dedi. Tör, hükümlülerin tahliyesine ilişkin yükümlü olan idare ve gözlem kurullarının “toptancı” kararlar aldığını işaret etti: “Adli suçlar söz konusu olduğunda neredeyse herkese ‘iyi halli’ denerek binlerce hükümlünün tahliyesi sağlanıyor. Ancak örneğin Av. Selçuk Kozağaçlı tahliye süresi dolduğu halde tutuklu bulunuyor. Kurullar, yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı açısından sorunlu. Bu yapıdan idarenin istemediği bir karar çıkması mümkün değil, o nedenle bağımsız izleme kurulu üyeleri bulunmalı.”
"İnfaz düzenlemeleri topluma yararlı olmadı"
Kadın cinayetleri ve çocuklara yönelik suçlarda daha sıkı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Tör, “Toplumda bu suçlara düşük ceza verildiği algısı var ancak belirtilen suçların cezaları yüksek, infaz koşulları daha ağır. Cezasızlık algısı, yargılama sürecinden kaynaklı” dedi.
İnfaz Kanunu’nda sürekli değişiklik yapmanın değil, cezaların öngörülebilir ve caydırıcı olması gerektiğini vurgulayan Tör, “2020 ve 2023’te yürürlüğe giren infaz düzenlemelerinin topluma bir yararı olmadı. Cezanın caydırıcılığı ortadan kaldırıldı. Bu infaz düzenlemeleriyle salıverilen hükümlüler suç işlemeye devam etti. Örneğin 30 Mart 2020 öncesinde işlediği suçtan 6 sene ceza alan bir hükümlü, bir gün bile cezaevinde kalmadı” diye konuştu.
"Denetimli serbestlik imza atmaktan ibaret"
İnfaz rejiminde yapılan sürekli değişikliklerin “Cezanın tamamının çekilmediği” algısını yarattığını ifade eden Tör, “Esas mesele bu cezaların infazındaki güvensizlik. Önemli olan yüksek ceza değil, kanunda yazan cezanın uygulanmasıdır” dedi. Tör, çok sayıda suç kaydı olan kişilerin cezaevinde olmamasının asıl nedeninin de yargılamaların hızlı ve etkili şekilde yürütülmemesi olduğunu vurguladı.
Tör’e göre denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme süreçlerine dair bir eksik de hükümlülerin topluma kazandırılması açısından etkin olmaması: “Cezaevlerinden salıverilen kişi sayısı yükselince izleme ve rehabilitasyon sistemleri iflas etti. İmza atmanın da tek başına olumlu bir etkisi yok.”
Kadın cinayetlerinde ve cinsel suçlarda yaşanan artışta tepkinin yargı sistemine dönmesi gerektiğini ifade eden Tör, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284 sayılı Yasa’nın hedef alınması ve olumsuz içtihat değişimleri kazanılmış hakları geri götürüyor. Üstelik Yargıtayın kararları da geçmişe göre daha geride” diye konuştu. Suç oranlarının düşürülmesi için cezaları artırmanın yeterli olmadığını belirten Av. Tör “Devlet vatandaşının sağlıklı ve onurlu bir yaşam sürmesini sağlarsa suçların en az yarısı ortadan kalkabilir. İşlenen suçların önemli bir bölümü ekonomik temellidir. Bununla birlikte adil yargılama ve caydırıcı infaz sistemi de olmazsa olmazdır” dedi.
Türkiye’de afların tarihçesi
Türkiye’de bugüne kadar af ya da ceza indirimi getiren 60’a yakın yasal düzenleme yapıldı. Sırasıyla 7 Ocak 1922, 26 Aralık 1923 ve 26 Ekim 1933’te çıkarılan aflarla cezaların bir kısmı affedildi. 1960 darbesinin ardından 23 Şubat 1963’te ve 3 Ağustos 1966’da kabul edilen af düzenlemeleriyle 5 yılı geçmeyen hapis cezaları için af getirildi. 15 Mayıs 1974’te çıkarılan genel afla, cezaevleri büyük ölçüde boşaltıldı. 1991’de Turgut Özal’ın Terörle Mücadele Yasası’na eklettiği maddeyle kısmi bir af uygulamaya konuldu.
22 Aralık 2000’de ise ismini Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit’ten alan “Rahşan affı”yla 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlara ilişkin cezaların 10 yıla kadar olan kısmı affedildi. Cezaevlerinin mevcudu 70 binden 40 bine kadar düştü. Ancak üç yıl içinde yeniden 64 bine ulaştı.
AKP döneminde ise doğrudan “genel af” çıkmasa da infaz düzenlemeleri kamuoyunda “örtülü af” olarak nitelendirildi. Özellikle 2020 ve 2023 yıllarında çıkarılan yasalarla on binlerce mahkum tahliye edildi. 2020’de kabul edilen infaz düzenlemesiyle yaklaşık 90 bin kişi serbest kaldı. Temmuz 2023’te yapılan yeni infaz düzenlemesiyle yaklaşık 80 bin kişi daha tahliye edildi.
Pandemi affıyla çıkıp yeniden suç işlediler
2020’de cezaevlerinin boşaltılmasının ardından yeniden suç işlendiğine dair onlarca örnekse Tör’ü doğruluyor:
Mardin’de Abdulkadir Pulent, 2020’de tahliye olduktan sonra evli olduğu kadını öldürdü.
Manisa’da pandemi affıyla serbest kaldıktan sonra birlikte yaşadığı kadını öldüren Necati A. da ilk eşini yaralamış, ikinci eşini öldürmüştü.
İstanbul’da Tahsin Yüksekova, 2020’de salıverildikten sonra eşi Seyhan Yüksekova ile annesi Zülfiye Yüksekova’yı öldürdü.
Gaziantep’te yaralama suçundan tutuklanan Müslüm Aslan ise dört ay sonra serbest bırakıldı ve 10 yaşındaki kızını öldürdü.
Diyarbakır’da Nurcan Polat, Burdur’da Sevil Altun, Antalya’da Rabia Doğan aynı şekilde eşleri tarafından katledildi.
Sakarya’da İsmail Karapekmez, 11 Temmuz 2020’de eşi Zeynep Karapekmez ile kayınvalidesi Melahat Ünlütürk’ü öldürdü.
İstanbul’da Serkan Kaymaz, cezaevinden izinli çıktığı gün eşini ve iki çocuğunu öldürdü.
Balıkesir Edremit’te Recep Kırtay, cezaevinden izinli çıkarak Çiğdem Kırtay’ı öldürdü.
Samsun’da Faruk Yavuz, cezaevi izninde eşi Kamile Yavuz’u 25 kez bıçaklayarak öldürdü.
www.evrensel.net
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
BirGün Gazetesi
@birgun.net
· May 7
Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası'ndan Türkiye'ye 1,8 milyon avroluk deprem hazırlığı desteği
Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB) ile Türkiye Cumhuriyeti arasında İstanbul'da depreme hazırlık çalışmalarını desteklemek amacıyla 1,5 milyon avroluk hibe anlaşması imzalandı. Banka, ayrıca İstan...
www.birgun.net
Reposted by Örsan
nafile
@hasretimuhabbet.bsky.social
· Apr 28
Örsan
@thepurifier.bsky.social
· Apr 25
Reposted by Örsan
Artiz
@artizizm.bsky.social
· Apr 23
Reposted by Örsan
Limon Haber
@limonhaber.bsky.social
· Apr 23
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Reposted by Örsan
Deniz
@lilmarilith.bsky.social
· Apr 17
Örsan
@thepurifier.bsky.social
· Apr 17
Örsan
@thepurifier.bsky.social
· Apr 17