Habertürk TV’nin eski sunucularından Nur Köşker, uyuşturucu soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy tarafından taciz ve tehdit edildiğini açıkladı. Köşker, yaşadıklarını sosyal medya hesabından yaptığı detaylı bir açıklama ile duyurdu. Geçtiğimiz günlerde Mehmet Akif Ersoy, Mustafa Manaz, Ufuk Tetik ve Ebru Gülan; “uyuşturucu madde kullanılmasına yer sağlama, kadınlara uyuşturucu temin etme ve menfaat karşılığı cinsel ilişkiye yönlendirme” iddialarıyla sevk edildikleri nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklanmıştı. Savcılık yazısında, Ersoy’un çevresindeki kadınları bu ilişkiler üzerinden hem kendisine hem de yakın çevresine “sektörel ve maddi kazanç” sağladığı ileri sürülmüştü. Bu gelişmelerin ardından Nur Köşker, Ersoy’un kendisini uzun süre taciz ettiğini ve ekran görevinden almakla tehdit ederek baskı kurduğunu söyledi. Köşker, paylaştığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Herkes ‘Neden şimdi konuştun?’ diyor. Çünkü o dönemde kendimi güvende hissetmiyordum. Kimseye bir şey olmadığını, karanlık ilişkileri olan biri olduğunu biliyordum. Üstelik evliydim; ailemi korumak zorundaydım.” Köşker, tacizin Ersoy’un genel yayın yönetmenliğine getirilmesiyle arttığını belirterek, şu iddiaları aktardı: “Ekrandan almakla tehdit etmeye başladı. En sonunda ‘Ya bu iş böyle olur ya da masada haber yazarsın’ dedi. Bu yüzden istifa ettim. O gün o odaya telefonumun ses kaydını açarak girmediğime pişmanım.” Köşker, kanaldan ayrıldıktan sonra çevresine istifasının nedenini “editörlük teklifini kabul etmediği” için gerçekleştiğini söylediğini, olayların ayyuka çıkmasıyla birlikte yakın çevresine gerçekleri anlatmaya başladığını da belirtti. Köşker’in paylaştığı mesajlardan biri de Ersoy’un sabah 05.00’te gönderdiği iddia edilen şu cümle oldu: “Endamını masanın arkasına saklamışlar, yönetmene söyle LED’in önüne geç.” Köşker, mesajı utanarak paylaştığını, Ersoy’un etek giydiği için kendisini LED ekran önüne geçmeye zorladığını ifade etti.

Eski HDP Washington Temsilcisi Giran Özcan, , Washington merkezli düşünce kuruluşu Amerika Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü (JINSA) bünyesinde "Kürt İşleri Uzmanı" (Fellow for Kurdish Affairs) olarak ...

Gazete Oksijen

Gazete Oksijen

AYRINTILAR halktv.com.tr'DE

YAZI ARŞİVİ “İstanbul, Rio’ya doğru evriliyor. Mafya kartelleştiğinde işlem tamamlanır. Esenler giderek 'Tanrı Kent'in platosuna dönüştü. Ukrayna, Gazze, Ortadoğu’da olanlar karşısındaki “Kör, Sağır, Oyunu” hepimizin felç olmuş halini gösteriyor. Hepimiz aynı şeyleri mırıldanıp, kımıldanamıyoruz. Uyuşturucu almış gibiyiz. Matrix dünyası gibi, farklı avatarlarla aynı anda yaşıyoruz. Bir yanda karnaval, bir yanda bienaller, bir yanda mezbaha aynı anda çalışıyor. Patlamak istiyorum.” Feyyaz Yaman’ın Hakan’ın katledilmesinden sonraki duyguları yaşadıklarımızı özetliyor. Hakan Tosun, bu mafyalaşmış karteller dünyasına karşı (bir çoklarımız gibi) safını belirlemiş adaletten haktan yana duruşuyla, mütevazi kişiliğiyle bir sıra neferi olarak toplumsal mücadelenin öznesiydi. Çevre hareketlerinden demokrasi ve adalet arayışlarına kadar aktivist bir fotoğrafçı bir belgeselci ve bir bağımsız gazeteci olarak en iyi yapabildiği işi yapıyordu. Tam da 10 Ekim Katliamının 10. yılının yaşandığı günün gecesinde katledildi. 10 Ekim demişken onun çektiği ve belge olarak mahkemelere sunduğumuz “yaralı almadan geçip giden ambulans görüntüleri” geliyor aklıma. Bergama’dan Akbelen’e, 1 Mayıslardan Gezi direnişine, Çağlayan Adliyesi önünden Silivri’ye kadar hak mücadelelerinin olduğu her yerde kamerasıyla onu görürdük. Redfotoğraf ve Görülmüştür Kolektifinin hapishanelerle ilgili projelerinde de yer alırdı. 2018 ve 2019 yıllarında “İçerden Dışarıya ve Dışardan içeriye” fotoğraf köprüsü çalışmalarında yer almış, yolladığı fotoğrafa yine bir mahpus arkadaşın şiirle eşlik ettiği güzel çalışmalarımız olmuştu. Sonraki yıl Hakan hakkında yazmakla bitmeyecek anılarımız çalışmalarımız oldu. O bu dünyaya bıraktıklarıyla hep yaşayacak. Sizlerle bu çalışmasını paylaşmak istiyorum. Hakan’ın içeriye yolladığı fotoğrafına mahpus Ali Osman Köse’nin yorumu şöyleydi; “Keşke tüm çocuklar senin gibi şanslı olabilselerAç yatmasalar, eğitimlerini sürdürebilseler…O günler de gelecek mutlakaBu uğurda birçok arkadaşımızı güneşe uğurladık.” Son söz olarak; Sevgili Hakan iyi ki vardın ve bizlerin arkadaşıydın. Başta annen ve kardeşin Öznur ve ailenle, tüm sevenlerinle bir büyük aile olarak hep bizimle olacaksın. Sen giderken bile organlarını bağışlayacak kadar koca yüreklisin. Bizlerde elimizi yüreğimize koyup soruyoruz. Hakan Tosun’a ne oldu?

Gazete Oksijen

14/10/2025 - Z kuşağının öncülük ettiği hükümet karşıtı gösteriler nedeniyle ülkeden kaçmak zorunda kalan Madagaskar Cumhurbaşkanı Andry Rajoelina meclisi feshettiğini duyurdu.

Şırnak - Silopi ilçesine bağlı Cilbiya ve Biliga köyleri arasından yer alan alanda ağaç kıyımı devam ediyor. Askeriyeden özel izinler alınarak sivillerin girebildiği alanda Çalışkan beldesinden gelen korucular ağaç kesimi gerçekleştiriyor. Valiliğin daha önce "kesim son buldu" yönünde yaptığı açıklamaların aksine bugün yurttaşların alanda telefon ile kaydettiği görüntüler, kesimin artarak devam ettiğini gösteriyor. Görüntülerde, kesilen ağaçların kamyonlar ile taşındığı gözüküyor. Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu üyesi Fadıl Tay ve Mehmet Emin Ayas, söz konusu kesim ile ilgili Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Kesime göz yuman Bölge Orman Müdürlüğü görevlileri, Şırnak Orman İşletme Şefliği yetkilileri ile ağaç kesimi yapanlar hakkında yapılan suç duyurusunda, ilgililerin "usulsüz ağaç kesimi", "hakkı olmayan yere tecavüz", "mala zarar verme" ve "kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması" suçundan cezalandırılması istendi. Başvuruda, valilik tarafından kesimlerin durdurulmasına yönelik yazılı ikazlar gönderilmesine rağmen, aynı bölgede bu kez "önceden kesilen ağaçların toplanması" gerekçesiyle yeniden fiili kesim faaliyetleri başlatıldığını belirtilerek, "Orman ekosistemi yalnızca ağaçlardan ibaret olmayıp; toprak, su, fauna ve flora ile bir bütün teşkil eder. Bu alanlarda yapılan kesimler, geri dönüşü uzun yıllar sürecek ekolojik bozulmalara yol açmakta, yöre halkının tarımsal dengesi ve yaşam alanları üzerinde telafisi güç etkiler yaratmaktadır" denildi. (MA)

Onun “demokrasi şampiyonu” imajı, kulağa hoş bir melodi gibi gelse de gerçek başka. Demokrasi, sadece o kazanırsa meşru; aksi halde “hile” var. Seçimlere karşı çıkıp dış güçlerden medet umuyor. Bu, muhalefetten çok, kurnaz bir iktidar oyunu. Milei’nin Arjantin’de halkı “şok terapisi”yle hizaya sokma çabası gibi, Machado da halk iradesinden ziyade kendi ideallerini dayatıyor.

Vergi rekortmenleri açıklandı: Patronlar yok, futbolcular ve YouTuberlar zirvede | soL haber

Behice Boran Yürüyüş, Sayı 140, 13 Aralık 1977 CHP ve AP liderlerine ve yandaşlarına bakarsanız, Türkiye bu iki partiden birini seçmeye mahkûm. Her iki taraf da “oylar bölünmesin, oylar dağılmasın” sö...