Şırnak’ın İdil ilçesinde hayvanlarını otlattığı sırada bıçaklanarak öldürülen çoban Kamil Arslan cinayeti ile ilgili gözaltına alınan 3 kişiden 2’si tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Kitap; Selim Ölçer’in emeğini, mücadele tarzını, TTB’ye katkılarını gelecek kuşaklara, genç hekimlere ve topluma aktarması bakımından, ayrıca TTB’nin yakın tarih hafızası açısından önemli bir kaynak.

Ankara’dan bir Hidromek işçisi Merhaba sevgili Evrensel okurları.Türk Metal sendikasının örgütlü olduğu Hidromek’te sendika 2 sene geçerli olacak sözleşme taslağı için 6 kez işverenle masaya oturdu. İlk seferinde işçilerin taleplerine karşı olarak “Söz veremem” diyen sendika temsilcileri masaya git-gel yapmaktan bir adım öteye geçmiyor. Sendikanın hazırladığı taslakta “yüzde 30 zam, her bir kıdem yılı için 5 TL, mevcut saatlik ücretin üstüne 50 TL seyyanen zam, diğer altı aylar enflasyona ek 5 puan ve vergi diliminin yüzde 15’te sabitlenmesi” talepleri yer alıyor. Bu taslak üzerinden yapılan toplantılarda ise patron, “Vergi dilimini sabit yaparsam zam yapmam” diyerek işçileri düşük ücretlere çalıştırmak istiyor. Ancak aynı patron her seferinde ARGE’yi geliştirmekle övünüyor. Şirket, Türkiye İhracatçılar Meclisinin en büyük 1000 ihracatçı listesinde 159. sırada yer alıyor. Yapılan toplantılar hakkında işçiler bilgi alamamak ve sürece müdahale edememekten şikayetçi. 6 kere toplantı yapılmasına rağmen sonuca varılamadı. Patronun yurt dışına fuara gitmesiyle toplantı tekrar ertelendi. Toplantı tarihi bile belli değil. Bu sözleşme 2 senemizi belirleyen bir sözleşme, bizim bilgimiz dışında kesinlikle imza atılamaz. ARGE’den tutalım da vergi indirimleri ve teşviklere kadar birçok olanak Hidromek patronuna sunuluyor. Ancak bizler için en önemli dönemde kendisi fuara gidiyor. Temsilci ise ya “WhatsApp gruplarında duyurulacaktır” diyor ya da “Söz veremem” ile geçiştiriyor. Bizleri umursamayan yönetim ve sendikacılar karşısında ya boyun eğeceğiz ya da kendi taslağımızı oluşturup üretimi her an durdurabileceğimizi göstereceğiz. Sendika sadece bizim ara bulucumuz değil. Aynı zamanda en büyük örgütlenme gücümüz. Bunu da kullanmalıyız ve patron karşısında Hidromek işçileri olarak masaya yumruğumuzu vurmamız gerekiyor.

Demir Kaya [email protected] Dünya devi Hint Tekeli Mahindra’ya bağlı Erkunt Sanayii AŞ’de 2025 yılı mart ayı itibarıyla geçerli olacak toplu iş sözleşmesinin üçüncü oturumu sona erdi. Erkunt yönetimi işçilere bir önceki sözleşmeden hakları olan yüzde 17.96 enflasyon farkına ek bir zam önermedi. Kıdem yılı başı önerilen ücret farkı ise saatlik 1 TL. Sincan ve Etimesgut ilçelerinde 4 fabrikası olan Erkunt’ta 1000’i aşkın işçi çalışıyor ve Türk Metal Sendikası TİS sürecinde yetki sahibi. Türk Metal Sendikasının hazırladığı sözleşme taslağında enflasyon farkının haricinde saatlik ücrete 40 TL seyyayen zam ve kıdem yılı başına saatlik 8 TL ücret farkı talep ediyor. Sendikanın taslağı ise işçilerin sosyal medya hesaplarından anketler yoluyla belirledikleri talepleri sonrasında ortaya çıkmış, işçilerin taleplerinin çok altında kalıp tepki çekmişti. Erkunt yönetiminin önerisi de oldukça tepki çekti. Fabrikadaki en düşük ücret talebi 42 bin TL olan sendika taslağını yetersiz bulan işçiler, En yüksek ücret teklifi olarak 42 bin TL veren patrona tepki gösteriyor. Tepkilerin önemli bir kısmı her sözleşmede kendilerini yarı yolda bıraktıklarını söyledikleri sendikacılara karşı oldu. Önceki sözleşme dönemlerinde olduğu gibi “Kendi taslağının bile altına düşer” endişesi büyüyor. Bir döküm işçisi bu endişeyi şöyle açıklıyor: “Sendikacılar zaten önceki dönemde de kıdem yılı başına saatlik 4 lira ücret farkı istiyordu, 1 lira 25 kuruşu ancak aldılar. Bunlar bu pasiflik ile devam ederlerse gene düşük bir sözleşmeye imza atıp hayırlı olsun diye duyuracaklar...” Gazetemize konuşan bir başka işçi ise “Patron kimse tarafından kabul edilmeyecek bir öneri yaptı. Tepki olarak fazla mesaiye kalmayanlar oldu. Sendikacılara güvenmeyen çok. 1-2 görüşme daha devam eder sonra düşük bir zamma imza atarlar diye düşünüyoruz. Bu kadar düşük zam oranlarını konduramayan, ‘Sıfır zamma da imza atmaz’ diyenler de var ama sendikacıların burada daha önce yapmadığı şey değil” dedi. 'Gerekirse grev, gerekirse iş yavaşlatma' Patronun teklifi ise sendika taslağı döneminde ortaya çıkanı büyütüp yoğunlaştırdı. İşçiler daha ilk günden farklı mücadele seçeneklerini tartışmaya başladı. Bu süreçte işçilerin yoğun kullandığı sosyal medya hesapları (Sincan İşçi Servisi ve Metal İşçilerinin Sesi Ankara) aracılığıyla sesini duyuran bir işçi, “Patron yine patronluğunu yaptı, işçiyle dalga geçiyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler. Sendikacılar bu pasiflikle devam ederse kendi düşük taslağının bile yanına yaklaşamayacak. Herkes çok gergin, bir muhatap bulamıyoruz. Birleşemezsek patron istediği gibi üstümüzde oyun oynayacak. İşçilerin talebi net, hakkımız olanı almak için birleşelim. Gerekirse grev, gerekirse iş yavaşlatma. Gereken neyse birlik olamadan yapamayacağız” dedi.

İhsan Çelepkolu Bursa – Saray rejiminin baskılarına karşı üniversite öğrencilerinin mücadelesi sürüyor. Bursa Uludağ Üniversitesinde farklı bölümlerden öğrenciler kermesler, takas alanları ve sanatsal etkinliklerle hem birbirlerine destek oluyor hem de taleplerini dile getiriyor. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden bir öğrenci, kampüste dayanışma ruhunu geliştirmek için kermesler düzenlediklerini söyledi. Ekonomik koşulların öğrencileri zorladığını dile getiren öğrenci “Takas alanı bu noktada çözüm oluyor. Gelen talepler de bunu gösteriyor” dedi. Fakülteleri önüne inşa edilen Espressolab için anıtın yıkılmasına gelen tepkiler üzerine yerine göstermelik bir anıt konulmasına tepki gösteren öğrenci “Kampüsümüzde yandaş bir kafe istemiyoruz. Bunun için gruplara attığımız kermes duyurusu ve boykot çağrısına üniversite yönetimi ‘Bu siyasi bir eylem, bir daha duyuru yapmanızı istemiyoruz’ cevabı verdi” ifadelerini kullandı. "Hukuksuzluk bizi birleştirdi" Psikoloji Bölümü Öğrencisi Zeynep, kendisi için kadın haklarının öncelik olduğunu, ülkedeki hukuksuzluğun kendisini sokağa çıkardığını söyledi. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının halkın seçme hakkına da el konulması anlamına geldiğini belirten Zeynep “Burada umutlu gençler var, birbirimize umut oluyoruz. Özellikle arkadaşlarımızın gözaltına alınması bizi daha da birleştirdi. Onlara borcumuz varmış gibi hissediyoruz” dedi. Felsefe atölyeleri, kermesler düzenlediklerini, yürüyüşler yapıp, amfide şarkı söylediklerini, forumlar yaptıklarını aktaran Zeynep “Farklı ideolojilerden geliyoruz ama hak, hukuk ve adalet arayışında birleşiyoruz” ifadelerini kullanarak tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasının en acil talepleri olduğunu söyledi. "Mevcut durumdan rahatsızız" Tıp Fakültesi 4. Sınıf Öğrencisi Samet, geleceklerini teminat altına almak ve demokrasi talebi için birleştiklerini dile getirerek barışçıl ve kucaklayıcı protestolarla bunu gösterebildiklerini düşündüğünü söyledi. Üniversite yönetiminin baskılarına karşı bazı akademisyenlerin kendilerini desteklediğini aktaran Samet ortak taleplerini özetliyor: “Diplomamızı aldığımızda rahat etmek istiyoruz. Mevcut durumdan rahatsızız, değişim olmalı. Tek yanlı kararlara karşıyız.”